Kira sözleşmesi, kiraya veren ve kiracı arasında yapılan, taşınmazın kullanım haklarını belirleyen bir anlaşmadır. Sözleşmenin yazılı olarak yapılması her iki tarafın da haklarını korur ve olası anlaşmazlıklarda ispat kolaylığı sağlar. Kira bedeli, ödeme şekli, kira artış oranı, depozito miktarı, kiracının ve kiraya verenin sorumlulukları, bakım ve onarım yükümlülükleri gibi maddeler detaylı bir şekilde belirtilmelidir. Özellikle kira artış oranı, her yıl değişen yasal düzenlemelere uygun olmalıdır. Taraflar, sözleşmeyi imzalamadan önce tüm koşulları dikkatlice incelemelidir.
Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, bir taşınmazın ileride satılacağına dair ön anlaşmadır ve noter huzurunda düzenlenmesi zorunludur. Bu sözleşme, tarafların alım-satım işlemi için belirlediği şartları içerir ve tapu sicil müdürlüğüne şerh edilebilir. Şerh, taşınmazın üçüncü kişilere satışını engeller ve tarafların haklarını güvence altına alır. Sözleşmede, satış bedeli, ödeme koşulları, teslim süresi gibi ayrıntılar yer almalıdır. Bu tür bir sözleşme yapılırken, hukuki danışmanlık alınması önemlidir.
Kat mülkiyeti, bir binanın bağımsız bölümleri üzerinde kurulan mülkiyet türüdür ve tapu kaydı gerektirir. Kat irtifakı ise, henüz inşaatı tamamlanmamış bir bina veya arsa üzerinde, ileride kat mülkiyeti kurulmasına yönelik bir ön mülkiyet hakkıdır. Kat mülkiyeti sahipleri, ortak alanların bakım ve onarım masraflarına katılmakla yükümlüdür. Kat irtifakı, inşaat tamamlanana kadar geçerlidir ve kat mülkiyetine dönüştürülebilir. Her iki durumda da maliklerin hak ve yükümlülükleri farklılık gösterir.
İcra takibi, alacaklı tarafından borcunu ödemeyen borçluya karşı başlatılan hukuki bir süreçtir. Alacaklı, icra müdürlüğüne başvurarak icra takibi talebinde bulunur. Bu talep üzerine, borçluya ödeme emri gönderilir ve borçlu, ödeme emrini tebliğ aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde borcunu ödemek veya itiraz etmek zorundadır. İtiraz edilmezse, takip kesinleşir ve alacaklı, haciz işlemleri başlatabilir. İtiraz edilmesi durumunda ise, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması veya iptali için dava açılması gerekir.
İflas erteleme, borca batık durumda olan bir şirketin, mali durumunu düzeltmek amacıyla mahkemeden iflasının ertelenmesini talep etmesidir. Şirketin, iflas erteleme talebi ile birlikte, mali durumunu düzeltmeye yönelik bir iyileştirme projesi sunması gerekir. Mahkeme, projeyi ve şirketin durumunu inceleyerek, iflasın ertelenmesine veya reddine karar verir. İflas erteleme kararı verildiğinde, alacaklıların icra takipleri durur ve şirket, bir kayyımın gözetiminde faaliyetlerine devam eder.
Konkordato, borçlarını ödemekte zorlanan ancak iflas etmek istemeyen bir borçlunun, alacaklılarıyla anlaşarak borçlarının yeniden yapılandırılması sürecidir. Borçlu, konkordato talebiyle birlikte mahkemeye başvurarak mali durumunu gösteren belgeler sunar. Mahkeme, konkordato talebini inceleyerek bir geçici mühlet kararı verir ve konkordato komiseri atar. Bu süreçte, borçlu, komiserin gözetiminde faaliyetlerine devam eder. Alacaklılar, konkordato teklifini kabul ederse, mahkeme konkordatoyu tasdik eder.
Trafik kazası sonrasında, kaza tespit tutanağı düzenlenmeli ve taraflarca imzalanmalıdır. Sigortalı araç sahipleri, kaza tarihinden itibaren en geç 5 iş günü içinde sigorta şirketine başvurarak hasar ihbarında bulunmalıdır. Sigorta şirketi, hasarın tespit edilmesi için eksper görevlendirir ve eksper raporuna göre tazminat ödemesi yapar. Eğer tazminat miktarı konusunda anlaşmazlık çıkarsa, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak çözüm aranabilir. Ayrıca, kaza sonucu doğan zararlar için, sigorta şirketine dava açma hakkı da bulunmaktadır.
Hayat sigortası poliçesi, sigortalı tarafından herhangi bir gerekçe göstermeden iptal edilebilir. Poliçe iptali için sigorta şirketine yazılı bir talep ile başvurmak gerekir. Poliçe iptal talebi onaylandığında, sigorta şirketi, poliçenin süresine ve kullanılan haklara göre prim iadesi yapar. Ancak, bazı durumlarda kesintiler uygulanabilir. İptal süreci ve prim iadesi hakkında ayrıntılı bilgi, sigorta şirketinin müşteri hizmetlerinden veya poliçe sözleşmesinden öğrenilebilir.
Zorunlu Deprem Sigortası (DASK), Türkiye’deki konutlar için zorunlu olan ve deprem riskine karşı güvence sağlayan bir sigorta türüdür. DASK, konut sahiplerinin, olası bir depremde mal kaybını telafi etmeyi amaçlar. Poliçe, sigorta şirketleri aracılığıyla veya e-Devlet üzerinden online olarak düzenlenebilir. DASK primleri, konutun bulunduğu bölgeye, yapı türüne ve büyüklüğüne göre değişir. Sigorta süresi bir yıldır ve her yıl yenilenmesi gerekmektedir. Deprem sonrası zarar durumunda, DASK sigorta şirketine başvurarak tazminat talep edilebilir.
Ayıplı mal, kullanım amacı doğrultusunda beklenen kalite ve özelliklere sahip olmayan maldır. Tüketicinin ayıplı mal durumunda dört temel hakkı bulunmaktadır: bedel iadesi, ayıpsız misli ile değiştirme, ayıp oranında bedel indirimi ve ücretsiz onarım. Tüketici, ayıbı öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde bu haklardan birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin talebini 30 gün içinde yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici, talebinin karşılanmaması durumunda Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurabilir.
Garanti süresi, malın satın alındığı tarihten itibaren başlayan ve malın üreticisi veya ithalatçısı tarafından belirli bir süre boyunca ücretsiz onarım veya değiştirme hizmeti sunulan süreyi ifade eder. Türkiye’de çoğu ürün için asgari garanti süresi 2 yıldır. Garanti süresi içinde, ürünün üretim veya işçilik hatası nedeniyle arızalanması durumunda, tüketici ücretsiz onarım veya değiştirme talebinde bulunabilir. Ürün, aynı arızayı iki kez tekrar ederse, tüketici bedel iadesi talep etme hakkına sahiptir.
Kapıdan satış, bir işyeri dışında yapılan ve genellikle tüketicinin ikametgahında gerçekleştirilen satış türüdür. Tüketici, kapıdan satışlarda 14 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin cayma hakkını kullanabilir. Cayma hakkının kullanımı için, satıcıya cayma bildirimi yapılması ve ürünün iade edilmesi yeterlidir. Satıcı, cayma bildirimi tarihinden itibaren
Boşanma davası, Türk Medeni Kanunu'na göre iki şekilde açılabilir: anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma. Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma ve nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi konularda uzlaşarak açtığı davadır ve genellikle daha kısa sürer. Çekişmeli boşanma ise eşlerin bu konularda uzlaşamaması durumunda açılır ve daha uzun ve karmaşık bir süreçtir. Boşanma davası açmak için bir dilekçe hazırlanmalı ve Aile Mahkemesi'ne sunulmalıdır. Davanın kabul edilmesi durumunda, mahkeme, tanık ifadeleri ve deliller doğrultusunda karar verir.
Miras davası, mirasçıların miras hakkını elde edemediği veya paylaşım konusunda anlaşmazlık yaşadığı durumlarda açılır. Miras davası için öncelikle veraset ilamı (mirasçılık belgesi) alınmalıdır. Ardından, mirasçılar arasında anlaşmazlık varsa, Sulh Hukuk Mahkemesi'ne dava açılabilir. Mirasın reddi, tenkis (indirim) davası veya tereke tespiti gibi çeşitli dava türleri bulunmaktadır. Süreç, delillerin sunulması, tanıkların dinlenmesi ve bilirkişi incelemesi gibi aşamalardan geçer. Mahkeme, deliller doğrultusunda mirasın paylaşımı hakkında karar verir.
İşten çıkarılan bir çalışanın, iş güvencesi kapsamında belirli hakları vardır. Bunlar arasında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla mesai alacakları yer alır. İşten çıkarılan çalışan, iş akdinin feshedilme nedenine bağlı olarak, iş mahkemesine başvurarak işe iade davası açabilir. İşverenin, iş akdini feshederken haklı bir neden göstermesi ve fesih bildirimini yazılı olarak yapması zorunludur. İşe iade davası kazanılırsa, işveren çalışanın işine geri dönmesini sağlamalı veya tazminat ödemelidir.
Nafaka, boşanma davası sonucunda maddi durumu zayıf olan eşe veya çocuğa verilen bir mali destektir. Türk Medeni Kanunu’na göre, nafaka miktarı belirlenirken tarafların ekonomik durumları, yaşam standartları ve ihtiyaçları dikkate alınır. Nafaka, iştirak nafakası (çocuk için) ve yoksulluk nafakası (eş için) olmak üzere ikiye ayrılır. Nafaka artışı talep eden taraf, ekonomik koşullarda bir değişiklik olduğunu kanıtlayarak Aile Mahkemesi'ne başvurabilir. Mahkeme, yeni durumları değerlendirerek nafaka miktarında artış yapabilir.
Evlilik sözleşmesi, evlilik öncesi veya evlilik sırasında çiftlerin mal varlıklarını nasıl yöneteceklerini belirleyen bir anlaşmadır. Bu sözleşme, malların paylaşımı, borçların sorumluluğu ve diğer mali konularda hükümler içerebilir. Evlilik sözleşmesi yapmak için, tarafların noterde resmi bir sözleşme imzalaması gereklidir. Sözleşme, evliliğin sona ermesi durumunda mal paylaşımı konularında büyük kolaylık sağlar. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu’na göre yasal mal rejiminden (edinilmiş mallara katılma rejimi) ayrılarak farklı bir mal rejimi seçebilirler.
İşe iade davası, işten haksız yere çıkarıldığını düşünen bir çalışanın, işine geri dönmek amacıyla açtığı davadır. Bu davayı açabilmek için, işyerinde en az 30 işçi çalışıyor olmalı ve çalışanın en az 6 aylık kıdemi bulunmalıdır. İşçi, işten çıkarıldığı tarihten itibaren 1 ay içinde dava açmalıdır. Dava, iş mahkemelerinde görülür ve mahkeme, işten çıkarmanın haklı olup olmadığını inceler. İşe iade kararı verilirse, işveren çalışana işine geri dönmesi için tebligat yapar veya tazminat öder.
Kıdem tazminatı, bir işçinin aynı işyerinde belirli bir süre çalıştıktan sonra işten çıkarılması durumunda ödenen bir tazminattır. Kıdem tazminatı hesaplanırken, çalışanın brüt ücreti ve işyerindeki kıdem yılı esas alınır. Her yıl için, brüt ücretin 30 günlük tutarı kadar kıdem tazminatı ödenir. Kıdem tazminatına hak kazanmak için, çalışanın en az 1 yıl aynı işyerinde çalışmış olması ve iş akdinin işveren tarafından haksız nedenle feshedilmiş olması gerekir. İşçi kendi isteğiyle işten ayrılırsa genellikle kıdem tazminatı alamaz, ancak istisnalar mevcuttur.
Tapu devri, taşınmaz mülkiyetinin bir kişiden başka bir kişiye geçmesini sağlayan işlemdir. Tapu devri, Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’nde yapılır ve alıcı ile satıcının kimlik belgeleri, vergi levhası, ikametgah belgesi, taşınmazın tapu senedi ve DASK poliçesi gereklidir. Tapu harcı, alıcı ve satıcı arasında eşit şekilde ödenir. İşlem, tapu memurunun huzurunda gerçekleştirilir ve tarafların karşılıklı imzası ile tapu devri tamamlanır.
İş kazası geçiren bir işçinin, maddi ve manevi tazminat, iş göremezlik ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri gibi çeşitli hakları bulunmaktadır. İş kazası sonrasında, işveren kazayı en geç 3 iş günü içinde SGK’ya bildirmelidir. İş kazası sonucu işçinin kalıcı bir zarara uğraması durumunda, iş mahkemesinde tazminat davası açılabilir. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, iş kazasının meslek hastalığı veya iş kazası sayılmasına göre, işçiye veya yakınlarına düzenli maaş bağlanabilir.
Ev sahibi, kiracıyı belirli şartlar altında tahliye edebilir. Bu şartlar arasında, kiracının kira ödemelerini düzenli yapmaması, kira sözleşmesi sona erdiğinde tahliye etmemesi, mülkü izinsiz başka birine devretmesi veya mülke zarar vermesi gibi durumlar yer alır. Ayrıca, ev sahibi, kendisi veya birinci derece yakını için mülkü kullanma ihtiyacı duyarsa da kiracıyı tahliye edebilir. Ancak bu durumlarda, kiracının yasal hakları da korunur ve mahkemeye başvurarak haklarını arayabilir.
Anlaşmalı boşanma, eşlerin boşanma ve boşanmanın sonuçları konusunda uzlaşarak mahkemeye başvurdukları bir boşanma türüdür. Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için, evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması ve tarafların boşanmanın tüm mali ve hukuki sonuçları konusunda mutabık kalması gerekmektedir. Bu durumda, mahkemeye bir anlaşmalı boşanma protokolü sunulur ve hakim, protokolü onaylarsa boşanma gerçekleşir. Anlaşmalı boşanma, çekişmeli boşanmaya göre çok daha hızlı ve masrafsızdır.
Tazminat davaları, bir kişinin, başka bir kişinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle uğradığı maddi veya manevi zararın karşılanması amacıyla açtığı davalardır. Bu davalar, haksız fiil, sözleşmeye aykırılık veya diğer hukuka aykırı eylemler nedeniyle açılabilir. Davacı, zararın oluştuğunu ve karşı tarafın bu zarardan sorumlu olduğunu kanıtlamak zorundadır. Mahkeme, kanıtlar doğrultusunda tazminat miktarını belirler ve davalıyı ödeme yapmaya mahkum edebilir. Tazminat davaları, Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülür.
Vergi borcu yapılandırması, borçlu olan kişinin devletle uzlaşarak borcunu taksitler halinde ödeme sürecidir. Türkiye'de vergi borcu yapılandırması, belirli dönemlerde devlet tarafından sunulan kanun ve düzenlemeler çerçevesinde yapılır. Borçlu, ilgili vergi dairesine başvurarak borcunun yapılandırılmasını talep edebilir. Yapılandırma şartlarına uygun olarak, borç belirli taksitler halinde ödenebilir ve gecikme faizlerinde indirim yapılabilir. Yapılandırmanın devam edebilmesi için taksitlerin düzenli olarak ödenmesi gerekir.
Bilişim suçları, bilgisayar sistemleri ve internet üzerinden işlenen suçları ifade eder. Bu suçlar arasında, internet dolandırıcılığı, kişisel verilerin izinsiz paylaşılması, banka hesaplarına izinsiz erişim ve çocuk pornografisi gibi suçlar yer alır. Bilişim suçlarıyla karşılaşan kişi, en yakın Emniyet Müdürlüğü'ne veya Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak şikayette bulunabilir. Şikayet dilekçesi ve deliller sunularak suçun incelenmesi talep edilir. Savcılık, gerekli gördüğü durumlarda soruşturma başlatır.
İşe iade davası, işçinin haksız yere işten çıkarıldığını düşündüğü durumlarda, işine geri dönmek için açtığı davadır. İşçinin bu davayı açabilmesi için işyerinde en az 30 işçi çalışması ve işçinin en az 6 aylık kıdemi bulunması gerekmektedir. İşçi, işten çıkarıldığı tarihten itibaren 1 ay içinde işe iade davasını iş mahkemesine açmalıdır. Mahkeme, işverenin fesih sebebinin haklı olup olmadığını değerlendirir. Eğer işçi davayı kazanırsa, işveren işçiyi geri işe almak zorunda kalır veya belirli bir tazminat öder.
İhbar tazminatı, iş akdinin feshedileceği konusunda taraflara belirli bir süre önceden bildirim yapılmaması durumunda ödenen tazminattır. İş Kanunu’na göre, işçinin işyerindeki çalışma süresine göre değişen bildirim süreleri bulunur (2 haftadan 8 haftaya kadar). İşveren veya işçi, bu süreye uymadan iş akdini feshederse, karşı tarafa ihbar tazminatı ödemek zorundadır. Örneğin, 2 yıldan fazla çalışan bir işçiye, işten çıkarılmadan önce en az 8 hafta önceden haber verilmelidir; aksi halde ihbar tazminatı ödenir.
Fazla mesai, işçinin haftalık 45 saati aşan çalışmaları için aldığı ek ücrettir. Fazla mesai ücreti, normal çalışma ücretinin %50 fazlası olarak hesaplanır. Örneğin, bir işçinin saatlik ücreti 100 TL ise fazla mesai ücreti 150 TL olacaktır. Fazla mesai ücreti, çalışanın maaş bordrosunda açıkça belirtilmeli ve aylık olarak ödenmelidir. Eğer fazla mesai ücreti ödenmezse, işçi iş mahkemesine başvurarak geriye dönük 5 yıla kadar olan alacaklarını talep edebilir.
İşe geç gelme veya işe devamsızlık, işverenin haklı nedenle fesih sebebi olabilir. İş Kanunu’na göre, işçi arka arkaya 2 iş günü, bir ay içinde 2 kez herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü veya bir ayda 3 iş günü işe gelmezse, işverenin iş akdini feshetme hakkı doğar. İşveren, fesih işlemini yaparken yazılı bildirimde bulunmalı ve işçiye savunma hakkı tanımalıdır. Ayrıca, fesih bildiriminde nedenler açıkça belirtilmelidir.
Mobbing, işyerinde bir çalışana yönelik olarak yapılan sistematik psikolojik tacizdir. Mobbing mağdurları, hem işyerinde hem de iş dışında ciddi stres ve sağlık sorunları yaşayabilirler. Mobbing durumunda, mağdur öncelikle işyerindeki ilgili birimlere (insan kaynakları, üst yönetim) şikayette bulunmalıdır. Eğer çözüm sağlanamazsa, iş mahkemesine başvurarak mobbing tazminatı talep edebilir. Ayrıca, mobbing uygulayan kişiye karşı ceza davası da açılabilir.
Kötü niyet tazminatı, işverenin işçiyi kötü niyetle işten çıkarması durumunda ödenen bir tazminattır. Özellikle sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılma gibi durumlarda, işçinin kötü niyet tazminatı talep etme hakkı doğar. Bu tazminat, ihbar süresinin üç katı kadar bir ücrettir. İşçi, iş mahkemesine başvurarak kötü niyet tazminatı talep edebilir.
İşverenin haklı nedenle fesih hakkı, İş Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenmiştir. Bu haller, işçinin işyerinde ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlarda bulunması (örneğin, hırsızlık, dolandırıcılık), işçinin sağlık sebepleri nedeniyle sürekli iş göremez hale gelmesi veya işçinin işyerinde verimsiz çalışması gibi durumları kapsar. Haklı nedenle fesih halinde, işçiye kıdem tazminatı ödenmez, ancak varsa diğer işçi alacakları ödenir.